MCDONALD’S KALİTESİNİN SIRRI

Fikir Annesi McDonald’s Kalitesinin Sırrı toplantısına davet ettiğinde ne yazık ki katılamayacağımı iletmiştim.Bu aralar ev taşıma işlerimle uğraştığım için tarih ve kesin katılabilme konusunda tereddütlerim vardı.Sonrasında çarşamba gününe denk düşen toplantı ile bir şekilde yollarımız kesişti ve ben İzmir’e doğru sabah erkenden yola koyuldum.McDonald’s Türkiye’deki 29.yılında ilk günden beri tedarikçisi olan Pınar Et Entegre Tesisleri’nde bizleri misafir etti.Ardından McDonald’s Çankaya restoranındaki ‘Açık Mutfak’ turuna katılarak gezimizi bitirdik.

tunç tuncer dilek dölek

 

McDonald’s Kalitesinin Sırrı

Gezinin ev sahipliğini yapan McDonald’s Türkiye Genel Müdürü Dilek Dölek markanın Türkiye’ye girdiği ilk günden itibaren bir çok standartları sağladıklarını,tüketicileri ile kurdukları şeffaf diyalog ortamını anlattı.Biz geziye katılan blog yazarları anneler olarak pek tabiiki büyük soru bombardımanına tuttuk karşımızdaki yetkilileri.Dilek Hanım sosyal medyada çıkan efsane haberlerin niçin çıktığını bilmediğini ama gerçek anlamda bizlerin şahit olduğu negatif oluşumlar varsa yardımcı olabileceğini vurguladı.
Özellikle sosyal medyada “köfteleri uzun süre bozulmuyor” sorusu en çok merak edilen cevaptı.Böyle bir şeyin söz konusu olamayacağını Köftelerin hiç bir katkı madde olmaksızın yalnızca kıyma olarak hazırlandığını gördük.İçerisindeki yağ oranı tüm paketlenen kolilerin üzerinde yazdığına göre en fazla oranında yağ katılıyor,onun dışında kalıplardan kesilen köfteler şoklama sistemi ile donduruluyor ve soğuk zincir ile dağıtımı yapılıyor.Burada en önemli nokta soğuk zincirin kırılmamasıdır.Yani ürün donduktan sonra herhangi bir noktaya eriyip tekrar donarak giderse ürün zarar görür.Eşimle birlikte bizde soğutma sistemleri üzerine çalıştığımız için bu zinciri korumanın ne kadar önemli olduğunu bizzat biliyorum.

İşbirliği ile ilgili olarak Pınar Et Genel Müdürü Tunç Tuncer ise şu bilgileri verdi: “Pınar Et, Türkiye’nin ilk entegre et tesisi olarak 1985 yılında kuruldu. O günden bu yana tüketicilerimize lezzetli, güvenilir ve yenilikçi ürünler sunuyoruz. McDonald’s ile de Türkiye’de faaliyetine başladığı ilk günden beri, yani 29 yıldır birlikte çalışıyoruz. Pınar Et olarak, üretim tesislerimizin standartlarını yükseltecek yatırımları yapmaktan hiç kaçınmayan, çalışanlarına sürekli eğitim veren ve dünya standartlarında üretim yapan bir markayız. McDonald’s’ın tüm dünyadaki et üreticilerini denetleyen uluslararası saygın ve ileri gelen bağımsız denetçilerinden de her zaman en yüksek denetim skorlarını alıyor olmaktan gurur duyuyoruz. Öte yandan, Pınar Et ile McDonald’s iş ortaklığının gerek hızlı servis restoranları sektörüne gerek Türk Gıda Sanayi’nin gelişimine ciddi katkıları olduğu tartışılmaz bir gerçektir. Bu 29 yıllık güvenilir ve kaliteli işbirliği daha uzun yıllar gelişerek devam edecektir.”

Fabrika bölümünü ziyaret etmeden önce bize yöneltilen bazı sorular vardı.Bu soruları cevaplayıp imzalayarak üretim bölümüne giriş yaptık.Üretim bölümü oldukça soğuk ve orada her gün çalışanlara Allah kolaylık versin diyorum.Pınar benim her türlü ürününü beğenerek tükettiğim, güvendiğim bir marka.Üretim aşaması ile ilgili kafamda bir soru işareti kalmadı doğrusu.Zaten artık ilerleyen teknoloji sayesinde kutuların üzerindeki seri numarasından kesilen hayvanın tüm ailesine kadar geriye dönük bilgilere ulaşılabilen bir sistem mevcut. Fabrika ziyareti sonrasında Çankaya McDonald’s açık mutfak ziyareti yaptık.

Sektörde mutfaklarını tüketicilere ilk kez açan marka olan McDonald’s aslında, müşterilerine ürünleri konusunda daha fazla bilgi edinme ve mutfaklarını görme fırsatı vermek amacıyla uzun yıllardır “Açık Mutfak” programını yürütüyor.Açık mutfak turunda siparişin verildiği ekrana düştüğü andan itibaren hazırlama aşamalarını gördük.Mutfak temizliğinin nasıl yapıldığını,kurallarını sorduk.Ve hatta tüm bunları @latigul Periscope hesabında canlı canlı yayın yaptım.

McDonald’s kalite ve gıda güvenliği çalışmaları kapsamında; her zaman doğal ve katkısız malzemeler kullanıyor, ürünlerini taze olarak ve sadece sipariş üzerine hazırlıyor ve her McDonald’s restoranında gıda güvenliğini kontrol altına almak için tüm ürünlerini çok kademeli ve sistematik kontrol safhalarından geçiriyor.Tüm dünyadaki McDonald’s lar içinde en lezzetli menülerin burada olduğu katılan gazeteci ve bloggerlar tarafından iletilen başka bir görüştü.Dilek hanım bunun sebebinin tedariğin �ının Türkiye’den sağlanmasına bağlı olabileceğini iletti.
Bu arada gezi boyunca sosyal medya hesaplarımızdan paylaşımlarda bulunduğumuzda bazı tepkilerle de karşılaşan arkadaşlarımız oldu.Ancak benim geziye katılmamda en büyük sebep artık yetişkin olmak üzere olan çocuklarım.Benim çocuklarım dışarıda yemek yemeyi pek sevmezler.Yakınlarımız bilir.Ev yemeği tercih ederler.Ama artık büyüyorlar ve kendi hayatları olacak.Nihayetinde Fast Food diye bir şey var bu dünyada.Önemli olan benim hayattaki duruşum gibi olmalı “azı karar çoğu zarar”.Dışarıya çıkıyoruz,vakit geçiriyoruz,acıkıyoruz ve yemek yiyoruz.Dürüst olalım ve bir çok anne çocuğunu fast food restaurantlara götürüyor.Bende götürüyorum.O yüzden bu geziye katılmak neler olduğunu bilmek,öğrenmek benim için iyi bir deneyim oldu.Ve kişisel görüşüm standartlarını sağlayan ve kendini geliştirmek için uğraşan markalarla uğraşmak yerine;aynı hassasiyeti,temizliği,standardı Bağdat Caddesi’nde oturduğumuz yemek yediğimiz,kahve içtiğimiz her hangi bir mekan için de gösterdiğimiz zaman hayat daha güzel olabilir.Hiç kimseye gidin fast food tüketin demiyoruz.Ama tüketen insanlar var,sevenler var,saygı gösterip neler olduğunu öğreniyoruz.Hepsi bu.Hayatınızdan güzel yemekler eksik olmasın:)

Leave a Reply