OTİZM : FARKLI BİR DÜNYA
Otizm, yaşamın ilk 3 yılı içinde ortaya çıkan ve yaşam boyu devam eden bir gelişimsel sendromdur. Bireyin sosyal yaşamını, iletişim becerilerini ve davranışlarını etkileyen bir bozukluktur.
Otizm hakkında konuşurken, “yaygın gelişimsel bozukluklar” veya “otistik spektrum bozukluğu” terimleri ile sıklıkla karşılaşırız. Bu genel sınıflamalar altında, bazı özellikler açısından birbirinden ayrılan, ancak temelde otistik özelliklerin olduğu farklı tablolar yer almaktadır. Bu tablolarda görülen belirtiler ve özellikler, hafiften ileri dereceye kadar bir çeşitlilik göstermektedir.
Otizmde görülen temel belirtiler 3 grup içinde yer alır:
- Toplumsal ilişkilerde bozukluk
- Sözel ve sözel olmayan iletişimde bozukluk
- Takıntılı, tekrarlayıcı davranışlar, ilgi alanında ve hayal gücündeki kısıtlılık / oyun becerilerinin gelişiminde bozukluk
İlk kez bilimsel anlamda Leo Kanner adlı bir çocuk psikiyatristi tarafından 1943 yılında tanımlanan otizm genetik, nörobiyolojik ve çevresel faktörlerden etkilenerek ortaya çıkan, ancak kesin nedeni tam olarak bilinmeyen karmaşık bir gelişimsel sendromdur. Nedeni bilinmediği gibi, otizmi hamilelik döneminde tespit edebilmek de henüz mümkün değildir. Otizmin bebeklik döneminde, ilk olarak ortaya çıkışı iki farklı şekilde görülebilmektedir:
1) Doğumdan itibaren yavaş bir gelişme, motor ve zihinsel becerilerde gecikmeler ve otistik davranışların sekizinci ay civarında belirmesi
2) Doğumdan itibaren normal ya da normale yakın bir gelişme sürecinin ardından, gelişmenin 18 ay civarında gerilemesi ya da öğrenilenlerin kaybolması
OTİZMİN GÖRÜLME SIKLIĞI NEDİR?
2000 yılından sonra yapılan bazı araştırmalara göre, her 110 çocuktan birinin otizm özellikleri gösterdiği belirlenmiştir.
- Otizm, erkek çocuklarda kızlara oranla 4 kat fazla görülmektedir, ancak kız çocuklarında daha ağır seyrettiği belirtilmektedir.
- Son yıllarda otizmin hızla arttığı bildirilmektedir. Buna neden olarak ;
Toplumdaki farkındalığın artmasıyla otizmin daha iyi tanındığı ve hafif düzeylerinin de bu hesaba katıldığı düşünülmektedir.
Çevre kirliliği, radyasyon, beslenme alışkanlıklarının değişmesi gibi nedenlerle bu sayının arttığı düşünülmektedir ancak bu konuda yeterli bilimsel veri bulunmamaktadır.
OTİZMİN ÖZELLİKLERİ :
- Göz kontağı kurmaktan kaçınırlar
- Çevrelerine karşı ilgisizdirler
- İnsanlarla iletişim kurmaktan kaçınırlar
- İsteklerini ifade etmekte zorlanırlar
- Anlamlı oyun oynamakta zorlanırlar
- Yaşıtlarıyla iletişim kurup oyun oynamaktan kaçınırlar
- Oyunlarında hayal gücünü kullanmakta zorlanırlar
- Farklı düşünce şekillerine sahiptirler:
ü Detaylara aşırı odaklanıp bütünü görmekte zorlanabilirler
ü Soyut düşünce, mecaz anlamlar, neden- sonuç ilişkileri ve muhakeme becerilerinde güçlük yaşarlar
ü Başkalarının duygu, düşünce ve niyetlerini anlamakta güçlük çekerler
- Konuşmanın gecikmesi, hiç gelişmemesi veya farklı bir dil kullanımı söz konusu olabilir
- Duydukları bir kelimeyi/cümleyi sürekli olarak tekrarlayabilirler
- Belirli nesnelere takıntı düzeyinde bağımlılık geliştirebilirler (elinde sürekli bir obje tutma isteği görülebilir). Oyuncaklardan çok, mutfak aletleri, deterjan, şampuan kutuları, kredi kartları, market dergileri vs. ilgilerini çekebilir
- Ellerini, parmaklarını sallama, vücudunu ileri-geri sallama, kendi etrafında dönme, yuvarlak nesneleri döndürme, objeleri sıralama gibi takıntılı davranışlar (stereotipik hareketler) görülebilir
- Değişikliklere karşı direnç gösterebilirler, hep aynı rutin içinde yaşama ihtiyacı duyarlar
- Duygu durumunda ani değişimler, nedensiz ağlamalar ve gülmeler görülebilir
- Görme, işitme, koklama, dokunma ve tat alma gibi duyusal uyaranlara farklı ve garip tepkiler verebilirler
- Parmak ucunda yürüme görülebilir
- Sınırlı konularda bazı özel yetenekler gösterebilirler
- Dikkat problemleri, hiperaktivite, uyku sorunları, yeme sorunları, epilepsi nöbetleri ( -50), kendine ve çevreye zarar verici davranışlar otizme eşlik edebilir
- Vücut ve kas kontrolüyle ilgili sıkıntı yaşarlar, kaba motor ve ince motor gelişim alanlarında beceriksizdirler, desteğe ihtiyaç duyarlar
ERKEN TANININ ÖNEMİ!
Otizmin erken dönemde farkına varılması ve tanılanması, ileriki dönemde çocuğun gelişimi adına önemli rol oynamaktadır. Gelişimdeki sapmalar ve farklılıklar ne kadar erken farkına varılırsa ve müdahale edilirse, gelişmeler o kadar hızlı görülmektedir.
Anne-babalar çocuklarını bebeklik dönemi dediğimiz 0-2 yaşları arasında iyi gözlemlemeli, her hangi bir farklılık gördüklerinde, önce çocuk doktorlarına, gerekirse de bir çocuk psikiyatrisi uzmanına danışmaları uygun olacaktır.
Peki ne zaman bazı şeylerin ters gittiğinden şüphe duymalı ve bir uzmana başvurmalıyız?
- Çocuğunuz ismi söylendiğinde dönüp bakmıyorsa,
- Sizinle göz kontağı kurmaktan kaçınıyorsa ve ya çok kısa süreli gözünüze bakıyorsa,
- 15 aylıkken hala anlamlı bir kaç kelimesi ve ya ma-ma-ma/ ba-ba-ba gibi hece tekrarları yoksa,
- İsteklerini göstermek için işaret parmağını kullanmıyorsa,
- Sizinle iletişim kurup, ce-ee tarzındaki sosyal oyunlara karşılık ve ya tepki vermiyorsa,
- Oyuncaklarla amaca yönelik biçimde oynamıyorsa (arabayı yerde sürmek yerine, sürekli tekerleklerini çeviriyorsa),
- Yetişkinle ortaklaşa dikkat ve karşılıklı etkileşime girme çabası göstermiyorsa,
- Nesneleri yan yana, alt alta sıralama, belirli nesnelere aşırı bağlanma ya da, aynı rutin davranışları tekrarlama ihtiyacı duyuyorsa,
- Sanki siz orada değilmişsiniz ve ya işitmiyormuş gibi etrafında olup bitene ilgisiz davranıyorsa,
- Buna rağmen, müzik kanalları, reklamlar ve ya baby tv tarzındaki çocuk kanallarını gördüğünde ekrana kilitlenip kalıyorsa vakit kaybetmeden bir psikolog, pedagog ve ya çocuk psikiyatrisi uzmanına başvurulmalıdır.
Erken dönemde otistik spektrum bozukluğuna dair tanı alan bir çocuk, yoğun şekilde sağlanacak özel eğitim desteği ile, gelişimi adına önemli bir yol kat edebilmektedir. Otizmde bu gün bilinen en etkili tedavi yöntemi ÖZEL EĞİTİMDİR!
Nisan ayı “OTİZM FARKINDALIK AYI”! Toplumun OTİZMİ tanımasına, böylece erken dönemde tanı alan çocukların uzmanlara başvurmasına ve eğitim sürecine en erken dönemde başlamasına destek olalım!
Ayşin Merdal YARAR
Uzm. Psikolog